Salı günü işe gitmek için evden çıktım. 10 dk boyunca otobüs (19 no) bekledim. Otobüs dolu geldiği için binemedim.
Diğer otobüs alternatifleri için üst caddeye yürüdüm. 319 dopdolu geldi, orta kapıdan binebildim. 17,70 tl bastım. Metroya binsem kozyatağından aktarma yapmam gerekecek. Tek otobüsle uzunçayır'a gitmek istedim. Metroya binseydin diye üşüşmeyin hemen 😀 yoğun bir trafik sonrası tam 45 dk'da Uzunçayır'a vardım. Metrobüs için 26,27 tl ödedim. Zincirlikuyu'da indiğimde 6,04 tl iade aldım. Oradan otobüse aktarma (12,67 tl) yapıp işe vardım. Toplamda 50.64 tl ve yorucu ve konforsuz bir yolculukla işe varmışım. Metroya binseydim toplamda 4 vasıta kullanmam gerekirdi ve toplam maliyet 60 TL'yi aşacaktı. Dönüşle birlikte 100 tl civarı bir ücret çıkıyor.
Aman otomobile ne gerek var canım diyenlere 1.5-2 saat süren bu yolculuğumu anlatmak iistedim. Yolculuk otomobille daha hızlı sürecekti trafiğe rağmen. Maliyeti umurumda değil, ama en azından spotify listimden müzik dinleyerek konforlu yolculuk yapacaktım.
Elimde iş çantamla orta kapıda yaşadığım hayat mücadelesini anlatmaya lüzum yok. Bir ara 6 yaşından küçük çocukları olan bir anne bindi o dolu otobüse bebek arabasıyla. Bedava yolculuğun keyfi başka tabii. Orta kapının halini hayal edin. Otobüste kitap okuma devri sona ereli çok oluyor. Demiryolu fanatiği abilerimiz fildişi kulelerinden inip otobüse binerlerse toplu taşımanın gerçek yüzüyle tanışmış olur.
Daha iyi bir rotayla daha ucuza daha az aktarmayla gidebileceğinize eminim.
Ama sizin durumunuz bile araba teröründen daha tercih edilesi bir durum.
Demiryolu fanatiği diye de dalga geçmişsiniz ama o demiryolları yapıldıkça sizin yolculuklarınız da daha rahatlayacak.
İki konuda hak veriyorum ama: İstanbul'da otobüs frekansları akşama doğru özellikle düzensizleşiyor. İstanbul'daki aktarma ücretlendirme sistemi ters (perverse) insentiflere yol açıyor; mesafe/bölge/halka bazlı bir sisteme geçilse çok daha iyi olur.