top of page

Çanakkale'de Kaybedilen Nobel...

Fransız düşünür Auguste Comte’nin mezarında “İnsanlık yaşayanlardan daha çok ölülerden oluşur” yazar. İnsanlık tarihi boyunca savaşlar milyonlarca insanın yaşamını erken kaybetmesine neden olmuş ve insanlık bu kayıplarla yeterli gelişimi gösterememiştir. Günümüzde özellikle yakın coğrafyamızda yüksek yoğunlukta devam eden savaşlar birçok insanın yaşam hakkını elinden almakta, savaşın maliyetini rakamların çok çok ötesine taşımaktadır.

Yakın tarihin gördüğü ve bizim için müstesna bir yeri olan Çanakkale Savaşları bu maliyeti apaçık gözönüne sermiştir.

Atatürk; “Biz Çanakkale'de bir dar-ül fünün (üniversite) gömdük” diyerek savaşların sadece can ve maddi kayıpları yaşatmadığını bunun da ötesinde yetişmiş insan kaybının da önemine dikkat çekmiştir.

Çanakkale’de yeni kurulmakta olan birliklerin subay ihtiyacı İstanbul'daki üniversite ile Anadolu'daki liselerden karşılanması nedeniyle Çanakkale Savaşı "Subaylar Savaşı" olarak anılmış ve 100 binden fazla tahsilli ve aydın insanımız kaybedilmiştir. Bu kayıpların olumsuz etkileri Genç Cumhuriyetin kuruluşunda ciddi olarak hissedilmiştir.
 
Çanakkale’de kaybedilenler arasında bir Nobel Ödülü’de vardır. Ölen İngiliz askerlerin arasında yer alan genç fizik dehası  Henry Moseley, savaştan hemen önce periyodik tabloyu yeniden şekillendirmiş ve 1916 Nobel Fizik ödülünün en büyük adayıdır.


 
Moseley, 1913 yılında kurduğu düzenekle elementlerin özelliklerini belirleyerek ana unsurun proton sayısı olduğunu, “Atom numarası” denen temel özelliğin, o zamana kadar düşünülenin aksine elementin sadece periyodik cetvelde yerini belirtmediğini daha fazlası olduğunu göstererek periyodik cetvele ilk defa anlam kazandıran genç bir fizikçiydi.

1914’de Oxford Üniversitesi fizik bölüm başkanlığı teklif edilen Moseley; Birinci Dünya Savaşı'nın puslu iklimi, vatanperverlik düşüncesiyle yaşıtlarının çoğu gibi savaşa gönüllü katılmış, sekiz aylık kısa bir eğitimin ardından Nisan 1915’te Osmanlı’ya karşı savaşması için Çanakkale’ye gelerek ve 10 Ağustos 1915’te, bir Türk keskin nişancı tarafından vurularak yaşamını yitirmiştir. İngiltere böylece Çanakkale’de sadece savaşı kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda bir Nobel Ödülünüde kaybeder. Çünkü Moseley ölmeseydi, 1916 yılı Fizik Nobel Ödülü’nün en büyük adayıydı nitekim Moseley’in çalışmalarını devam ettiren İsviçreli fizikçi Manne Siegbahn 1924 yılında Nobel Ödülü’ne layık görülür.

Ölümü bilim dünyasında şok etkisi yaratır ve Hocası Ernest Rutherford "Bu genç adamın savaş alanında ölümü, bir bilimsel yeteneğin kötüye kullanılmasının en çarpıcı örneğidir" diyerek sert bir tepki gösterir. Rutherford ve diğer İngiliz bilim insanları; bilim insanlarının, gönüllü olsalar bile, savaşa alınmamaları yönündeki taleplerini İngiliz hükümetine iletirler. Bunun üzerine çıkarılan yasa ile bilim insanlarının savaşa alınmaları yerine, savaş teknolojisi geliştirmek üzere görevlendirilmeleri yönünde karar alınır.

Profesör Isaac Asimov, Moseley için "Başardıkları göz önüne alındığında onun ölümü, savaşın maliyetinin insanlık için çok büyük olduğunun kanıtıdır" diyerek savaşların bu çarpıcı maliyetine dikkat çekmiştir.

Mezarı Gelibolu’da olan bu dahi bilim adamı Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”....
 
 
 
412 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page